Van Haber
Özgün ve tarafsız haberin adresi

ÖDP’nin yeni ismi ‘Sosyalist Sol Parti’ oldu

özgürlük ve dayanışma partisi’nin (ödp) 8’inci olağanüstü kongresi’nde partinin adı sol parti olarak değiştirildi. Açıklanan 12 maddelik manifestoda ise, “kürt problemi hem ülke bununla birlikte bölge açısından en acil problemlerın başlangıcında geliyor” denildi.

58

Türkiye solundan farklı çevrelerin bir araya gelmiş olarak 1996 yılında kurduğu özgürlük ve dayanışma partisi (ödp), 8’inci olağanüstü kongresi’ni gerçekleşti. “gerçekçi ol katiyenı iste” çarpıcı sözı ile inşaat mühendisleri odası’nda yapılan kongrede, salonun duvarlarına “şimdi sol zamanı”, “farklı bir yol buluruz”, “yaşadığımız depresyon değil, kapitalizm” ve “yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm” makalelı pankartlar asıldı.

Kurultay; mehmet soğancı, selma itimat, gizem gül ve sercan dede’nin divan kurulu olarak seçilmesi ile başladı. Kürsüye çıkan divan kurulu üyesi gizem gül, “yeni bir kritik eşik önümüzde duruyor. Yerel seçimlerde akp ve mhp bloğunun geriletildiği ama yıkılmadığı bir dönemeçteyiz. Bu yeni süreç hem bir yenilenme aynı zamanda örgütlenme çağrsıcaklıkdır. Inanıyoruz ki bu yenilenme ve örgütlenme büyük bir yankı bulacaktır” dedi.

Güzel, daha sonra hazırlanan parti manifestosunu okudu.

Tüzük değişikliği önergesinde bulunulan manifestoda, partinin isminin sol parti, kısa isminin ise “sol parti” değiştirilmesi önerisinde bulunuldu.

Işleyen: üçüncü yolun geliştirilmesine ihtiyaç var

önerge üzerine konuşan ödp başkanlar kurulu üyesi önder işleyen, “bu memlekete haiz çıkma cesaretini yayınlayan devrimci birikimlerimizdir. Yeni bir sürece, yeni bir yolculuğa ismim atacağız. Bundan 23 yıl önce ödp başka koşullar içinde kuruldu. Bugün dünyada ve türkiye’de yaşanmış olan değişiklikler bizim kuruluşta ortaya koyduğumuz misyonlarımızın tamamlandığını ve dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. ödp eleştiri süreçlerde hataları eksikleri olmuştur fakat yanılmadı. Siyasal islamcılara yardımcı vermedi. Kendi öz kuvvetiyle aklına güvenerek mücadele etti. Siyasal islamcı rejimin çözülmeye başlandığı, karşıcılık bloğunun balans sağladığı bir süreç içerisindeyiz. Iktidar ve karşıcılık bloğunun dışında üçüncü çizginin geliştirilmesine ihtiyaç var. Yürüyeceğimiz yol, bu faşist iktidar bloğunu yenme doğrultusunda olmalıdır. Siyasal islamcı rejim sadece sol bir programla, solu siyasi ve toplumsal güç haline getirerek yenilebilir” dedi.

Olağanüstü kongre’de açıklanan 12 maddelik manifesto şöyle:

“12 eylül faşist diyetinin açtığı yoldan yürüyen, emperyalist kapitalist sistemin döşediği taşlara basa basa palazlanan siyasi islamcı tek erkek diyeti, milliyetçi payandaya rağmen ayakta durmakta zorlanıyor. Tüm devlet kurumlarını; medyadan sosyal örgütlenmelere varıncaya değin her şeyi zapt-u rapt altına almaya çalışan; odağında islamcı dünya görüşünün yer aldığı bu baskı diyeti varlığını sürdürmeye çalışıyor.

Bu ülkenin ilerici devrimci geleneği, uzun dönemde kök salan ve cumhuriyet döneminde derinleşen aydınlanma birikimi, hiç ve asla dinci milliyetçi bir gericilik önünde boyun eğmedi, eğmeyecek.

Bu zamanç arasında önemli siyasal görevler üstlenen ödp, ülkenin ve sol hareketin çok kritik dönemlerinde aldığı politik tutumlarla siyasal islamcı rejimin kurulmasına engel olmaya çalışan güçler arasında yer aldı. Hayatın doğruladığı siyasal tespitleri pratiğe taşımakta kifayetsiz kaldığı ise tartışmasız bir gerçekliktir. Solun, sosyalist hareketlerin tüm zaafları ödp açısından da geçerli sayılmalıdır.

şimdi yeni bir tehlikeli sonuç eşik önümüzde duruyor. Yerel yönetim seçimlerinde akp-mhp bloğunun geriletildiği fakat yıkılamadığı bir süreçteyiz. Hâkim güçler, miadını dolduran bu gerici iktidarın yerini alacak, ondan çok da farklı olmayan bir sağ iktidarın arayışı içindeler. Halbuki bugünkü gerici iktidara karşı toplumda çok güçlü bir sol birikim var. Her ne kadar örgütsüz de olsa toplumsal mücadelenin talepleri esas olarak yüzünü sola dönmüş kesimler tarafından taşınıyor. Bu nedenle sosyal talepler sağ bir programa, sağ bir ittifaka sığmayacaktır. Işte tam da bu yüzden solun talepleri yükseltilmeli ve örgütlenmelidir.

ödp bu arayışı sürdürmek için bir tüzük kongresiyle isminı, siyasal anlayışını yenileyerek yeni bir süreç başlatıyor. Bu yeni süreç hem bir yenilenme bununla beraber yeni bir mücadele ve örgütlenme çağrısıdır. Siyasi islamcılığın ve ona eşlik eden neoliberal kapitalizmin yarattığı tahribatı gidermek ve emekçi halk sınıflarının yararına bir seviye kurmak sadece ve sadece sol bir politikayla mümkündür.

Inanıyoruz ki bu yenilenme ve beraber mücadele çağrısı geniş bir yankı uyandıracak, insanın insanı ve doğayı sömürmediği, halkların özgürce yaşadığı, syaşamünün son bulduğu toplumcu bir gelecek, bu ülkenin ufkunda parlayacaktır. Bu soyut bir çağrı değildir, somut talepler etrafında ilmek ilmek örülecek yeni bir hayatı ve yeni bir toplumu kurma çağrısıdır.

17 yıldır ülkenin üzerine bir çılgın gömleği benzer biçimde giydirilen siyasal islamcı rejim tüm hatlarıyla çürüyor. Bu çürümenin ülkenin bütün dokularına yayılmaması için çok acil harekete geçmek gerekmektedir. ülkemiz ismina bir çıkış yolu yaratabilmek için, halka karşı her türlü fenalüğü yapmayı göze almış mevcut iktidar bloğunu yıkmaktan başka bir yol yoktur. Bu yüzden, aşağıda yer alan acele talepler için aklı ve yüreği halktan yana olan herkesi mücadeleye çağırıyoruz. Bu çağrı yaşamın arasında yeniden can bulan acele talepleri elde ederek toplumcu bir camiası bugünden inşa edeceğimize olan inancın çağrısıdır.

1- emperyalizmle tüm anlaşmalar iptal edilmeli

Emperyalizmle yapılmış bütün aleni ve gizli saklı antlaşmalar iptal edilmeli, nato benzer biçimde emperyalist ittifaklardan çıkılmalı, başta incirlik olmak üzere yabancı üsler kapatılmalıdır. Dış politikanın üzerinde yükseleceği zemin daha çok silahlanmak, daha fazla militarizm değildir. Dünyada ve bölgemizde “milli eminği” korumanın en temel yolu halklar arası kardeşlik ve dayanışmayı güçlendirmek, emperyalist müdahalelere karşı enternasyonalist bir barış ve dayanışma politikası geliştirmek olmalıdır.

2- ihvan destekçiliği bölgeyi felaketin eşiğine getirdi

Siyasal islamcı hayaller en derin tesirini ortadoğu’da gösterdi. Suriye’nin bir iç savaşa sürüklenerek kan gölüne dönmesinde akp’nin mezhepçi ve yayılmacı politikalarının doğrudan etkisi vardır. Ihvan yardımcıçiliği neticeta bütün bölgeyi bir felaketin eşiğine taşımış, türkiye’yi emperyalist merkezlerin ortadoğu’da giriştikleri çıkar kavgasının piyonu haline dönüştürmüştür. Türkiye ortadoğu’daki yangına emperyalistler tarafınca sürüklenmiş durumdadır. Bu cendereden hemen çıkılmalıdır. Halklar içinde tüm dinsel, etnik, mezhepsel farklara rağmen bir arada yaşamanın tesis edilmesi türkiye’nin dış politikasının temeli olmalıdır.

3 – suriye kaderi suriyeliler tarafindan belirleme edilmeli

Yanı başımızda en yakıcı sorun olan suriye’nin kaderi yeniden suriyeliler tarafından atama edilmelidir. Başta emperyalist ülkeler olmak üzere tüm dış güçler ve suriye’ye mevzuşlandırılan el nusra, işid benzer biçimde cihatçı güçler suriye’den çıkarılmalıdır. Türkiye’nin dış politikası bölge barışı ve kardeşliği temelinde sünni islamcılığa dayandırılmadan yine kurgulanmalıdır. Savaşın yarattığı yıkım cevabında ülkelerinden kaçmak zorunda bırakılan insanlar için güvenli bir ömür ve gelecek inşa edilmelidir. Bu artık sadece bir dış politika sorunu değil, türkiye’nin içerisine milyonlarca insanın dramı olarak da taşınan bir iç sorundur.

4- bu rejim ortadan kaldirilmali

Siyasal islamcı diyet 17 senelik iktidarı süresince halkı birbirine düşüren bir kutuplaşma politikası izledi. Kendi iktidarını desteklemeyen her kesimi teröristlikle suçlayarak bir terör ve korku rejimi yarattı. Demokrasi , yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar rafa kaldırılarak bir tek erkek diyeti inşa edildi. Parlamento ve toplumsal örgütlenmeler tümüyle etkisizleştirildi.

Bu diyet, halka karşıdır ve hemen ortadan kaldırılmalıdır. Bu, halkın sorunlarına hiçbir çözüm üretmeyen eskinin parlamenter rejimine geri dönülerek yapılamaz. Kuvvetler ayrılığına dayanan, halkın laf, yetki ve karar süreçlerine dahil edildiği, yerel yönetimlerin ve yerinden yönetim anlayışının temel alındığı yeni bir düzen kurulmalıdır. 12 eylül faşist anayasasının bütün hükümleri iptal edilmeli, siyasal partiler yasası ve seçim yasası başta olmak üzere tüm anti-demokratik yasalar kaldırılmalıdır. Ifade ve örgütlenme özgürlüğünün her düzlemde geliştirilmesi ve reel bir demokrasi için bütün yasal düzenlemeler yapılmalıdır..

5- tarikatlar ve cemaatler etkisizleştirilmeli

Bu dönüşüm, islamcı kesimlerin devleti ele koymak için uçurumıştıkları, hem devleti hem topluluğu dinselleştirdikleri ve bunun için kanlı veya kansız darbelere başvurdukları bir ortamda gerçekleşemez. Yeni siyasal zemin, kesinlikle ve kesinlikle laiklik temeli üzerinde tarikatların ve dinsel cemaatlerin etkisizleştirildiği bir anlakla kurulmalıdır. Bunun için tarikat ve cemaatlere sunulan tüm devlet desteğine son verilmeli, gerici örgütlenmelerin devlet içindeki kadroları dağıtılmalıdır. Dinin devlet işlerini ve toplumsal yaşamı düzenlemeyeceği bir siyasi yapı kurulmalıdır. Başta aleviler olmak üzere tüm farklı inanç odaklarının özgürce inançlarını yaşamaları sağlanmalıdır.

Odp-8-olaganustu-kongresi-basladi-gundem-isim-degisikligi-665133-1.

6- halka ilişkin tüm varliklar yine kamulaştirilmali

Neoo-liberalizmin müddetsiz bir sömürüye dayanan ve başta işçi derslikı olmak üzere tüm halk kesimlerini yoksulluğa ve sefalete sürükleyen politikaları tam anlamıyla iflas etmiş durumdadır. Emperyalist -kapitalist sistemin içerisine sürüklendiği kriz, türkiye’de de neo-liberalizmin halk düşmanı politikalarını göz kırpmadan tatbik eden akp’nin niçin olduğu derin bir ekonomik krize yol açtı. özelleştirmelerle haraç mezat satılan amme varlıkları, yap-işlet-devret politikalarıyla yağmalanan amme kaynakları, işlerinden edilen, sendikasızlaştırılan işçiler ve bütün halk sınıfları yoksullaştırıldı. Krize son vermek, bu yağmaya dur demekten geçiyor. Tüm bir ekonomi rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçiş perspektifiyle ve amme çıkarını gözeten bir anlakla baştan aşağı yenilenmelidir. Yerli- yabancı sermayeye peşkeş çekilen halka ilişik bütün varlıklar yine kamulaştırılmalıdır.

7- tahsil ve sağlik parasiz olmali, işsizlik problemi çözülmeli

Eğitim ve sıhhat benzer biçimde yaşamsal hizmetler mutlaka bedava olmalıdır. Insanoğluı hastalığa yakalandırmayan koruyucu esenlik hizmetlerine ağırlık verilmeli, parası olmayanların hastane kapılarında ilaç ve sıra beklediği bir politika hemen durdurulmalı, özel hastaneler halkın sağlığı için kamulaştırılmalıdır. Benzer bir vaziyet eğitim için de geçerlidir. Parasız eğitim eğer olmazsa olmazdır. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Eğitimin içinde ne olduğu de tümüyle ırkçı, cinsiyetçi ve dinsel öğelerden arındırılarak ilmi bir temele oturtulmalıdır. özel okullar ve vakıf üniversiteleri kisvesi altında kurulan ticarethaneler bilim değil kâr merkezidir. Bu kurumlar kamulaştırılmalı, üniversiteler yök şeklinde zincirlerden kurtarılarak özgürce bilim üretilen odaklar haline dönüştürülmelidir.

ülkenin en önemli sorunu işsizliktir. Eğitimin paralı hale getirilmesi sonucunda düşük kalifiye eğitim alan yoksul çocukları diplomalı işsizler ordusuna katılmaktadır. Emekli maaşlarıyla iş bulamayan diplomalı çocuklarına bakmak zorunda kalan insanoğluın varlığı dramatik bir sorundur. Devlet işsizlik sorununa ve diplomalı işsizler sorununa acil önlemler almak zorundadır. Batık şirketleri kurtarmak için hesapsızca harcanan kamu kaynakları bu probleminin çözümünde kullanılmalıdır.

8- kadina yönelik şiddete acil önlem alinmali

şiddete maruz bırakılan, cinayetlere kurban giden kadınların can eminğinin sağlanması, erkek şiddetine son verecek önlemlerin alınması son derece acildir. 6284 sayılı yasa hiç bir bahaneye yer bırakmayacak şekilde uygulanmalıdır. Hanımefendilerın her tür ezilme biçimi ve her düzeyde erkek egemenliği ortadan kaldırılmalıdır. Sosyal cinsiyet eşitliğini sağlayacak her türlü önlem alınmalıdır. Her türlü cinsi hüviyet ve cinsi yönelim farkını ortadan kaldıracak, insanoğluın özgürce ve korkusuzca yaşayabilecekleri bir toplumsal ortam yapıtlmalıdır.

9- çaşama talanina son

Kapitalizm içinde yaşamış olduğumız gezegeni bitmek bilmez bir kâr hırsıyla ölüme doğru sürüklüyor. Küresel ısınma, iklim krizi geleceğimizi bir kâbusa çeviriyor. Bu ülkemizde de farklı değil. Maden aramaları ormanları yok ediyor, ardı ardına çsafha felaketleri yaşanıyor. Hes’ler , jes’ler, termik ve nükleer santraller doğada geri dönülmez bir tahribat yapıtyor. çevrenin kâr için talan edilmesine derhal son verilmelidir. Gezegeni yok olmaktan kurtaracak, kapitalizmin kâr hırsına ‘dur’ diyecek her türlü önlem alınmalıdır.

10- tarim ve hayvanciliğin çökertilmesine son

Siyasi islamcı iktidar tarafınca uygulanan neo-liberal politikalar ülkemizde tarım ve hayvancılığı bütünüyle çökertti. Bu alanlarda halkın sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşabilmesi ve besin egemenliğinin sağlanması için birleşkeçilik, minik üreticilerin desteklenmesi, yerel tohumların korunması vb. önlemler acele olarak devreye sokulmalıdır.

11- kürt sorununda hiç değilseşçil çözüm

Kürt sorunu hem ülke bununla birlikte bölge açısından en acele problemlerın başlangıcında geliyor. Kürt sorununun barışçıl bir temelde ve halkın nasıl yaşamak isterse öyle yaşamasını karar veren bir yerinden demokrasi anlayışıyla çözülmesi gereklidir. şiddet politikaları halkları birbirine hasım etmenin yanı sıra çözümü de imkânsızlaştırmaktadır. Sorunun çözümünde silahlardan arınmış bir barışçıl siyasal zamanç devreye sokulmalıdır.

12- belediye başkanlari görevine iade edilmeli

Hukuk ayaklar dibine alınarak, işlerinden edilen, cezaevlerine atılan baskı ve zulüm kabul eden aydınlar, politikacılar derhal serbest bırakılmalı ve özgürlüklerine kavuşturulmalıdır. Halkın iradesine karşı atanan kayyumlar görevlerinden alınmalı, seçilmiş belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir. Iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım; evet bu ülkenin aydınları, emekçileri, bayanları, solcuları, sosyalistleri bu diyet karşısında boyun eğmediler. Sadece böyle bir rejimin kurulmasını da yaygınlaşmasını da engelleyemediler.

Bunun sebepleri üzerine konuşmak, tartışmak zorundayız. Bu ancak bizimle alakalı ve sadece bugüne dair bir sorun değildir. Bizimle beraber tüm dünyanın geleceği açgözlü çokuluslu mega şirketlerin ve onların uşaklarının elinde efsunk bir felakete sürüklenmektedir.

Kendimizi yenileyerek, bu ülkenin üzerine çöken kâbustan kurtulmak için daha büyük bir kesinlıkla ve cesaretle beraber mücadele etmeliyiz. Sadece bu şekilde yeryüzünü ve ülkemizi kaplamaya başlayan karanlığın örtüsünü parçalayabiliriz. Sadece böyle geleceğimizi tehdit eden örgütlü kötülüğe ‘dur’ diyebiliriz. Bu çağrımız, özgür ve demokratik bir ülke ve dünya özlemini yüreğinde taşıyan herkesedir. Katılın, solun müessir gücünü birlikte yaratalım!”

Partinin adı ‘sol parti’ oldu

önerge üzerine yapılan konuşmalardan sonrasında isim ve tüzük değişikliği talebi doğrultusunda oylamada ödp’nin isminin ‘sol parti’ olarak değiştirmesi kurultay delegeleri tarafınca kabul edildi.

DİĞER HABERLER
maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş