Nakşibendi şeyhinin ailesi: Bu sıradan bir cinayet değil
Bitlis’te bölgenin tanınan kanaat önderlerinden Nakşibendi şeyhi Abdulkerim Çevik’in katledilmesinin yankıları sürerken, ailesi cinayetin sıradan bir olay olmadığını “kasıtlı ve planlı olduğunu” savunuyor.
Bitlis’in Güroymak (Norşin) ilçesinde 19 Ocak günü, kendi medresesinde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Nakşibendi Şeyhi Abdülkerim Çevik’in (50) evinde taziyeler kabul ediliyor.
Olayın ardından tutuklanan Şeyh Çevik’in katil zanlısı Yakup Şeflekçi (37) suçunu itiraf ederken, cinayeti Şeyh’in arabuluculuk yaptığı ve kendisinin de içinde olduğu bir alacak-verecek sorunu nedeniyle işlediğini söyledi.
“Neden Şeyh Abdulkerim?”
Ancak Şeyh’in ailesi, cinayetin üzerindeki karanlık perdenin kaldırılmasını istiyor. Aile, “Neden Şeyh Abdulkerim?” sorusuna cevap bulunması gerektiğini savunuyor.
Rûdaw’a konuşan Şeyh Abdulkerim Çevik’in yakın akrabası Bahattin Mutlu, “Katil tanıdık bir kişiydi. Tatvan’ın bir köyündendi. On günde bir ziyaretimize gelirdi. Bu da kendi başına bir soru işareti bırakıyor. Cinayeti neden ona işlettiler? Neden o yaptı? Ne olursa olsun bu sorunun cevabı bulunmalı” diye sordu
Şeyh Abdulkerim’in hedef alınması ile ilgili aklına binlerce soru takıldığını dile getiren Mutlu, tüm bu soruların cevaplarının net bir şekilde bulunması gerektiğini belirtti.
Ailenin geçmişinde daha önce böyle bir olayın yaşanmadığına dikkat çeken Bahattin Mutlu şöyle konuştu:
“Bir defa daha da şunu gördük ki bu coğrafyada normal ölümler çok azdır. Hele hele böyle bir aileden çıkan böyle şahsiyetin öldürülmesi, öyledir. Yıldızı parlak biriydi, geleceği parlaktı, umut dolu bir gelecek onu bekliyordu. Böyle bir süreçte öldürülmesini ben normal görümüyorum. Aklımızda binlerce soru işareti var. Şu an için net olarak bir sorumlu tespit edemiyorum. Süreci de bazı nedenlerden ötürü bulandırmak istemiyorum fakat bilimin ve aydın olmanın temelinde her zaman soru sormak vardır. Ben kendime bazı sorular soruyorum. Bu öyle sıradan bir cinayet değil, öylesine bir öldürme olayı değil. Kasti ve planlı bir cinayettir, elbette bir hedefi de vardır. Somut deliller olmasa da olanlar bunu kanıtlıyor.
Ailenin bölgede 200 yıllık bir geçmişi var. Amaçları, temayyülleri olan bir aile. İlk defa böyle bir olay yaşıyoruz. Bu da kendi başına bir soru işareti. Ortada güçlü ayaklar bulunmasını istemiyorlar, hepsini muştulamak istiyorlar. Şeyh Abdulkerim dindar, mütedeyyin bir insandı ve her şeyin din perspektifi ile aydınlatılmasını savunuyordu. Yani ister Kürt meselesi, ister devlet veya uluslararası bir mesele olsun, ne olursa olsun prensip olarak dini doktrine göre yaklaşırdı. Onun için mihenk noktası burasıydı ve hiçbir şekilde kendisini o tarafa bu tarafa bırakmadı. Onun için nirengi buydu. O böylesi bir ölümü haketmemişti.”
“Ulusalcı yönü ile alakalı mı?”
Şeyh Abdulkerim Çevik’in son dönemde bölgede Nakşibendi medreselerinin en iyi temsilcisi olduğu belirtiliyor. Ailenin çizgisi de dindar ve ulusal bir çizgi olarak görülüyor. Dolayısıyla yakınları ve tanıdıkları arasında, “Şeyh’in katledilmesi bu güçlü ulusal çizginin bitirilmesini mi amaçlıyor?” şeklinde soru işeretlerine sebep oldu.
Rûdaw’a konuşan Ohin Medresesi şeyhi Şeyh Fethullah, “İnşallah Şeyh Abdulkerim’in vefatı tüm ailesine, yakınlarına, bize ve tüm Kürtdistan ulemasına ibret olur ki daha fazla gayret ederiz ve tek çarenin ilim, edeb ve tasavvuf olduğunu görürüz” dedi.
Şeyhin kateledilmesi bölgede de geniş yankı uyandırdı. Son üç günde değişik kentlerden gelen binlerce kişi Şeyh’in taziye evini ziyaret etti. Ancak herkesin dilinde ortak bir söz vardı; “Allah hakkını yerde bırakmasın…”
Şeyh’in taziyesine katılan İmamuddin adlı hemşehrisi, Nekşibendi şeyhi Abdulkerim’in öldürülmesinin kendileri için “bir alemi öldürmekle eş değerde” olduğunu söyledi.
Şeyh Abdulkerim Çevik’in her yıl toplum içerisinde yaşanan sayısız olay ve sorunu çözdüğünü dile getiren Vatan Askay da, “O sayısız musibeti müslümanların kapısından uzaklaştırıdı. Böyle olmamalıydı. Yüce Allah hakkını yerde bırakmasın” diye konuştu.
Müridleri ve sevenleri de Norşin Şeyhlerinin çizgisinin sürdürüleceğini belirtiyor.
Şeyh’in müridlerinden Sanrullah Şipali de, “Sanki Şeyh varmış ve odadaymış gibi derslerimize devam edeceğiz İnşallah” dedi.