Dersimliler, Dünyayı tedirgin eden ve yayılmaya devam eden Koronavirüsü salgını karşısında korkmadan yaşamlarını sürdürüyor. Dersimlilerin bazıları virüsün mevcut ekonomik durumdan daha tehlikeli olmadığını savunurken bazıları ise coğrafya ve beslenme tarsi nedeniyle bölgenin virüse karşı zayıf olmadığı görüşünde.
Şu ana kadar 2 bin 800’den fazla kişinin yaşamını yitirdiği Kovid-19 salgınının dünya çapında yayılması, İran’daki ölümler ile Gürcistan, Irak ve Yunanistan’da virüs vakası görülmesi, Türkiye ve Kürt kentlerinde de salgınla ilgili kaygı yarattı.
Ancak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” verilerine göre “mutsuzların il nüfusunun yüzde 24,2’ni kapsadığı” ve Diyarbakı’dan sonra “en mutsuz ket” olan 84 bin 801 nüfusa sahip Dersim’de de halk, Koronavirüsü salgınından önce kötü giden ekonomi, işsizlik ve ülkenin gidişi nedeniyle yaşamlarının olumsuz etkilenmediğini söylüyor.
Dersim’in geçmişten beri türlü acılar çektiğini ve halen bu durumun sürdüğünü düşünenler, mevcut durumun koronavirüsü tehdidinden daha kötü olduğunu söylüyor.
Rûdaw’a konuşan Bülent Koç, “Buranın insanları ne zamandan beri işsiz ve güçsüz. İnsanlar akşam evine ekmek getiremiyor. Bu insanlar bunalımda, koronavirüsü gelmiş, insanlar hasta olmuş bu kimsenin umurunda değil. Çok önemli bir durum değil” dedi.
Son yıllarda siyasal ve ekonomik gelişmeler nedeniyle büyük göç veren ve nüfusunda azalma görülen kentte yaşayan insanların bazılar, virüsün ülkeler arasında çıkartılan biyolojik savaş olduğuna inanıyor.
Dersimli Şahin Kılıç da, “Ben koronavirüsünden korkmuyorum, biz şu ana kadar 1938 yılını gördük, depremler gördük bir sürü acı gördük o yüzden ben bu salgından korkmuyorum” şeklinde konuştu.
Dersimliler, virüsün yaygınlaşmasına rağmen, günlük yaşamlarını aksatmadan ve tedirginlik yaşamadan sürdürmeye çalışıyor.
Devletin gerekli önlemleri almasını da isteyen vatandaşlar, daha önce de Domuz gribinin yayıldığını ama daha sonra bu hastalığın ortadan kalktığını söylüyor.
Bu konuda görüş belirten Veli Akyol, “Koronavirüsü çıktıktan sonra ülkeler ve şehirler korkmaya başladı. Biz burada korkmuyoruz, dağlarımız yüksektir. Daha önce bütün ülkelerde Domuz gribi çıktı, kuş gribi çıktı bu kez de bu virüs çıktı. Biz tedbirimizi aldık ve bu hastalığın önünü kapattık o yüzden korkmuyoruz” dedi.
Dersimlilerin bazıları da, Koronavirüsü salgının Dersim insanın organik beslenmesinden ve bünyesinin sağlam olmasından ötürü bu hastalığın kendilerine tesir etmeyeceğini belirtiyor.
Ali Aydın, “Ben koronavirüsünden korkmuyorum neden korkmuyorum? Metabolizmam sağlam, çünkü Dersim’de büyüdüm, bütün şifalı otları yemişim bunlarla büyüdüm. Kimse de korkmasın bu virüs buraya gelmez, dağlarımız ve yiyeceklerimiz sağlamdır” diye konuştu.
Bazı Dersimliler de işsizlik ve ekonomik zorluklar nedeniyle virüsün kendileri için bir anlam taşımadığını dile getiriyor.
Dersim’de organik ürünleri satan Zeki Bagav’da uzmanların virüse karşı pekmez tüketilmesi konusundaki tavsiyelerin Dersim’de pek karşılık bulmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Koronavirüsü konusunda halkımız şuan pek endişeli değil, her şey gayet yolunda ayrıca biz zaten köy ürünleri satıyoruz. Bu sattığımız şeyler insanların bağışıklık sistemini güçlendirecek ürünler. İnsanlar güçlü ve kuvvetli olduğu sürece hastalıklardan pek çekinmezler. Bundan önce bu hastalık pek ciddiye alınmıyordu ama bizde bunun farkına varmaya başladık. Bu aslında biraz biyolojik bir savaşa benziyor bununla ilgide çalışmalar ve önlemler alınması lazım. Umut ediyoruz ki devletimiz bu konuda önlemler alıyordur.”