ÖZGÜR ÜLKE- Dünya genelinde en az 203 bin kişinin ölümüne sebep olan yeni tip koronavirüs salgını sosyo-ekonomik dengeleri sarsarken, herkes bu salgının ne zaman sona ereceğini merak ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump yaz mevsiminde havaların ısınmasıyla virüsün etkisinin azalacağını belirtirken birçok bilim insanı henüz bunu düşünmek için erken olduğu görüşünde. SARS-CoV-2 adlı virüsün sıcak havalarda yok olduğu veya etkisinin kaybettiğine dair yeterince kanıt bulunmuyor.
Diğer taraftan da dünyanın dört bir yanında devam eden aşı çalışmalarının ne zaman sonuca ulaşacağı merak ediliyor.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson tarafından ilk etapta önerilen sonradan vazgeçilen “sürü bağışıklığı” stratejisi ne kadar sürer ve en önemlisi Covid-19 salgınına son vermek için yeterli mi?
YAZ AYLARINDA SONA ERECEK Mİ?
Solunum yolu virüsleri daha çok kış aylarında yayıldığı için yeni tip koronavirüs hastalığı Covid-19’un da yazın havaların ısınmasıyla birlikle ortadan kaybolması bekleniyor. Ancak bazı uzmanlar bu görüşte değil.
Uluslararası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi’nden (CIRI) virolog Bruno Lima, bazı solunum yolu virüslerinin sezonluk etki göstermekle birlikte tropikal bölgelerdeki varlığını yıl boyu koruduğunun altını çiziyor.
Paris Pitié-Salpêtrière hastanesinden bulaşıcı hastalık uzmanı Alexandre Bleibtreu da solunum yolu virüsleri için ideal hava sıcaklıklarının 0-7 derece arasında olmasına karşın Covid-19’un baharla birlikte ortadan kaybolmayacağı görüşünde.
“Bazı virüsler mevsimlerle dalga geçiyor” diyen Bruno Lima, 2009’da görülen A H1N1 virüsünün İspanya, Almanya ve İngiltere’de zirveyi yaz aylarında gördüğünü hatırlatıyor.
Alexandre Bleibtreu’ya göre, insanların bağışıklık sistemi yeni bir virüs olan Covid-19 için henüz hazır değil ve havaların ısınmasıyla birlikte salgının sona ereceği beklentisi somut verilere dayanmıyor. Benzer virüslerin sıcak coğrafyalarda ve yaz aylarında da yayılmaya devam ettiğini belirten Bleibtreu, salgınla mücadele için sıhhi önlemler dışında bir çözüm henüz olmadığını vurguluyor.
FARKLI DALGALAR GELEBİLİR
Bruno Lina, virüs salgınlarının ortalama olarak 2 ila 3 ay sürdüğünü ancak salgının birçok dalgada ortaya çıkabileceğine dikkat çekiyor. Örneğin 20. yüzyılın başında 50 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan İspanyol gribi gibi.
Nisan ve Temmuz 1918 arasından gribin ilk dalgası ortaya çıkmış, Ağustos sonundan kasımın sonuna kadar ikinci ve Şubat-Mart 1919’da üçüncü bir dalga ortaya çıkmıştı.. Koronavirüs salgınında da buna benzer bir senaryonun yaşanmasından endişe ediliyor.
Almanya’da ikinci dalga riskine karşı hazırlıklarını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde Almanya Başbakanı Angela Merkel, Covid-19 salgını için alınan tedbirlerin kaldırılmasını isteyenlere, “Salgının bitiş safhasına gelmedik, hala başındayız. Bu virüsle uzun süre birlikte yaşamak zorunda kalacağız” uyarısında bulunmuştu.
Covid-19 hastalığına karşı tedavi yöntemleri geliştirmek için dünyanın dört bir yanında araştırmacılar çalışmalarını sürdürüyor. Uzmanlar, salgından gerçek anlamıyla kurtulabilmek için koronavirüse karşı aşı geliştirilmesi gerektiğini bunun da en az 12 ila 18 ay alacağını açıklıyor.
Barış döneminde görülmedik derecede sosyal sınırlamalarla karşı karşıya olduğumuz göz önüne alınınca bu çok uzun bir süre.
İLK AŞILAR SONBAHARA YETİŞEBİLİR
Koronavirüse karşı insanlar üzerindeki ilk aşı denemesi yapan Amerikalı firma Moderna Therapeutics, klinik denemelerin başarıyla devam ettiğini, gelecek sonbahardan itibaren ilk aşıların dağıtabileceğini duyurdu.
İsviçre’nin Bern Üniversitesinden immünoloji profesörü Martin Bachmann ise, yeni tip koronavirüs (Covid-19) hastalarında kullanılmak üzere ekim ayında bir aşı geliştirilmesini umduklarını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, şu an dünyanın farklı ülkelerinde yüze yakın aşı çalışması sürüyor, bunlardan bazıları umut verici.
Koronavirüs üzerine araştırma yapan bilim insanları, yüz binlerce kişiye bulaşan virüsün mutasyon hızının düşük olduğunu düşünüyor. Eğer bulgular uzun vadede doğrulanırsa, hastalığa karşı tek bir aşı uzun yıllar koruma sağlayabilecek.
SARS-Cov-2 adlı virüsün az da olsa mutasyona uğradığını belirten Moderna Therapeutics yetkilileri, virüsün mutasyona uğraması halinde klinik çalışmalardan geçmeden sadece 40 gün içinde yeni aşı grupları üretebileceklerini ifade etti.
SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI NE KADAR ETKİLİ OLABİLİR?
Sürü bağışıklığı, bir hastalık karşısında yeterli sayıda insanın bağışıklık geliştirerek hastalığın popülasyon içerisindeki yayılımının durması durumunu tanımlayan epidemiyolojik kavramdır.
Uzmanlara göre, Covid-19’un yayılımını durdurmak için nüfusun yüzde 60 veya yüzde 70’inin bu virüse karşı bağışıklık kazanmış olması gerekiyor. Böylelikle enfeksiyon hızı giderek düşüyor ve zamanla hastalık kayboluyor.
Sosyal izolasyonun uygulanmadığı İsveç’te bu stratejinin uygulandığı düşünülüyor. Ancak İsveç hükümeti bu iddiaları yalandı.
Tüm tepkilere rağmen sokağa çıkma kısıtlamalarının getirilmediği İsveç’te, komşu ülkeler Finlandiya, Norveç ve Danimarka’nın aksine mağazalar açık, insanlar herhangi bir kısıtlama olmaksızın sokaklarda gezebiliyor. Kültürel ve sosyo-ekonomik aşıdan benzerlikleri olan diğer İskandinav ülkeleri ve Finlandiya ile kıyasladığımızda İsveç’de hem Covid-19 hastasının hem de ölüm oranının daha yüksek olduğu ortaya çıkıyor.
İngiltere’de de ilk etapta bu yaklaşım denendi fakat kısa süre içerisinde hastanelerin kapasiteleri üzerinde hasta sayısına ulaşılınca, sokağa çıkma yasağını ilan etti.
Aşı olmadan bir hastalığa karşı bağışıklık kazanmanın tek yolu onu elde etmek ve onunla yaşamaktır, ancak bu da bu stratejiyi çok daha ölümcül bir hale sokuyor.
Ayrıca sosyal izolasyonun uygulanmasıyla toplumsal bağışıklığın ne kadar zamanda kazanılacağını bilmek şimdilik imkansız
BAĞIŞIKLIK KAZANMAK MÜMKÜN MÜ?
Öte yandan sürü bağışıklığıyla ilgili ortaya başka sorular çıkıyor. Öncelikle Covid-19 hastalığını atlattıktan sonra bağışıklık kazanıyor muyuz? Eğer bağışıklık kazanıyorsak bu ne kadar sürüyor?
Bilim insanları henüz bu sorulara kesin olarak cevap veremiyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Covid-19 hastalığından iyileşen kişilerin bu hastalığa tekrar yakalanmayacağına dair delilin bulunmadığını açıkladı.
DSÖ’nün bu konudaki açıklamasında, “Covid-19 hastalığından iyileşen ve antikora sahip olan kişilerin ikinci bir enfeksiyondan korunacağına dair bir delil bulunmuyor” denildi.