Van Haber
Özgün ve tarafsız haberin adresi

Demirtaş: Sayın Erdoğan, bizimle insani ilişki geliştirmede ketumdu, çözüm sürecinde bile böyleydi

1.116

Edirne F Tipi Cezaevi’nde 4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, siyasi liderlerin insani ilişkiler çerçevesinde bir araya gelmesi gerektiğini söyleyerek, “Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim” dedi. Yıllar önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da evine bu şekilde gitmeyi düşündüğünü söyleyen Demirtaş, “Yıllar önce, Ankara’da, bir akşam Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. (Rahmetli Dengir Bey de bunu önermişti.) Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu. Bizimle insani, siyasi ilişki geliştirmede ketumdu. Çözüm sürecinde bile böyleydi. Normalde başkalarına karşı böyle olmadığı biliniyordu ama bize karşı hep ketumdu” diye konuştu.

Medyascope tv’den Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtlayan Demirtaş’ın bazı soru ve yanıtları şöyle:

Öncelikle koronavirüs gerekçe gösterilerek kızlarınızla görüştürülmemenizi sormak istiyorum. Ne hissettiniz?

Tüm hapishanelerde tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Ölümden işkenceye, tecritten sağlık sorunlarına kadar oldukça ciddi sorunlar varken benim, çocuklarımın ikisini birlikte göremiyor oluşumu ciddi bir mesele haline getirmem doğru olmaz. Ancak eşim ve kızlarım, hakeza tüm ailem tutsak yakını olduklarından, haklı olarak bu ayırımcı uygulamaları dile getiriyorlar.

Evet, kızlarımı çok çok özlüyorum ancak bu vicdansızlıklar, hukuksuzluklar mücadele azmimi artırıyor

Benden çok kızlarıma, ailemin geri kalanına yönelik bir haksızlık yapılıyor. Ama bu da bana özgü uygulama değil, tüm mahpuslara aynısı yapılıyor. Evet, kızlarımı çok çok özlüyorum ancak bu vicdansızlıklar, hukuksuzluklar mücadele azmimi artırıyor. Dışarısı bir tür açık hava işkencehanesine dönmüşken bize düşen şey şikayet etmek değil, daha kararlı ve cesurca mücadele etmektir.

Çağrısını yaptığınız demokrasi cephesini isimlendirmeniz mümkün mü? Örneğin İYİ Parti, DEVA, Gelecek ve Saadet partilerini de potansiyel bileşenler olarak görüyor musunuz?

Ben muhalefet cephesinde hiçbir ayırım yapılmadan, ön şart ve ön yargılara teslim olunmadan herkesin demokrasi ilkelerinde buluşması gerektiğine inanıyorum. Yoksa bagajı, eleştirel geçmişi olmayan siyasetçi ya da parti var mı ki? Bence tüm siyasetçiler olarak geçmişimize özeleştirel yaklaşarak geleceğe odaklanmamız dışındaki her türlü yol, muhalefete kaybettirir.

Yaşanan sorunların büyüklüğünü, yakıcılığını, aciliyetini görerek her siyasetçi, demokrasi için yan yana durmak zorundadır. Bunu yapmayan veya yapamayanları halk da tarih de affetmez.

Bu noktada özel olarak Ahmet Davutoğlu’nu sormak isterim. AKP Genel Başkanı ve başbakan olduğu dönemde kendisiyle sıklıkla karşı karşıya geldiniz. Bildiğiniz gibi kendisi Gelecek Partisi lideri olarak sert ve etkili bir muhalefet sergiliyor.

Sayın Davutoğlu ile siyasi duruşumuz, birçok meseleye bakış açımız elbette ki farklıdır. Hiçbir zaman da aynı olmayacağından eminim. Fakat şu yaşadığımız derin trajediden çıkmak için demokrasi ilkeleri etrafında yan yana gelinip konuşulması, halkın özgür yarınları için, huzuru ve refahı için kesinlikle katkı sağlayıcı olacaktır.

Siyasetçiler kişisel kin veya intikam duygularıyla hareket ederlerse bu sadece halkın ödediği bedelleri arttırır Ben bu gibi durumlarda, acı çeken, bedel ödeyen kesimleri düşünerek hareket etmeyi tercih ediyorum. Eğer bir çözüm imkanı varsa onu değerlendirmek ve halkın acılarını dindirmek siyasetçinin görevidir. Yoksa siyasetçiler kişisel kin veya intikam duygularıyla hareket ederlerse bu sadece halkın ödediği bedelleri arttırır.  Bunu söylerken, geçmişle yüzleşmeyi bir kenara atalım demiyorum, bunu kişiler üzerinden yapmayalım diyorum. Zulme karşı en büyük intikam; demokrasiyi, barışı ve özgürlükleri kazanmaktır. Siyasetçi de bunu başardığı oranda temsil ettiği kitlelere karşı ahlaki sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Ben halkımızın çok fazla acı çektiğini, çok bedel ödediğini düşünüyorum. Tüm sorunlarımızı adım adım hal yoluna koymanın zamanı çoktan geldi. Bunun için de ilkesel iş birliklerine, diyaloglara açık olmak zorundayız.

Ben, hapishanedeki siyasetçi bir rehine olarak dışarıya bir tartışma metni sundum sadece. Bunu eksiğiyle, gediğiyle tartışıp geliştirmek, hayata geçirmek dışarıdakilerin işidir. Ben buradan kimse adına karar da veremem pratik siyasete müdahale de edemem. Bunun için pozisyonum da imkanım da yok. Dolayısıyla “nasıl” sorusunun pratikteki cevabını dışarıdaki siyasetçiler bulacak. Ben elimden gelen desteği sunarak kolaylaştırıcı olabilirim ancak.

Ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve “Kahvaltıya geldik” derdim Örneğin, siyasi amaçla bir araya gelmeden önce tüm liderler, sırf aile ziyareti kapsamında ve insani ilişki çerçevesinde, bir kahvaltı için herhangi bir liderin evinde buluşarak birbirlerini daha yakından tanımaya, daha iyi anlamaya gayret edebilirler. Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve “Kahvaltıya geldik” derdim.

Yıllar önce, Ankara’da, bir akşam Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. (Rahmetli Dengir Bey de bunu önermişti.) Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu. Bizimle insani, siyasi ilişki geliştirmede ketumdu. Çözüm sürecinde bile böyleydi. Normalde başkalarına karşı böyle olmadığı biliniyordu ama bize karşı hep ketumdu. Oysa ben şuna inanıyorum; önce birbirimizin insan yönüne odaklanalım ki, siyasi sorunlarımıza dair çözüm noktasında daha iyi anlaşabilelim. Hepimiz bu acılı coğrafyanın bahtsız çocuklarıyız, nasıl olur da birbirimize düşman gibi bakarız? Ben bunu kabul etmiyorum.

Siyaseten hep farklı yerlerde durduk, duracağız. Çoğulcu demokrasinin gereği de budur zaten. Ama bizler birbirimiz için ne düşmanız ne de tehdit. Perişan hale getirilmiş Türk’ün de Kürt’ün de sorununu birlikte çözüp, birlikte yaşamı mümkün kılmakla sorumlu siyasetçileriz. Ama önce insanız, sonra siyasetçi. Siyasetçi kimliğimiz insanlığımızın önüne geçmemeli. Geçince kamplaşma başlıyor, karşılıklı suçlamalar yapılıyor ve tüm diyalog kapıları kapanıyor, siyaset tükeniyor. Oysa siyaset çözüm üretmek için var.

Daha önemlisi iktidar ortaklarının, muhalefetin bir araya gelmesini “beka” söylemi ve HDP’yi şeytanileştirerek ve ellerindeki sonsuz imkanları kullanarak engellemeye çalışmaları nasıl etkisiz kılınabilir?

Demirtaş: Bunun en etkili yolu, barış siyasetini büyütmektir. Tüm HDP’liler samimiyetle silahların susmasını, çatışma ortamının nihai olarak bitmesini istiyor. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Diğer partiler de bunu istiyorsa -ki farklı tanımlar yapsalar da bunu istediklerini ifade ediyorlar- o halde HDP’yi sıkıştırmak yerine HDP’ye destek olmalılar, HDP’yi cesaretlendirmeliler. Bunu da ancak siyaseti öne çıkararak, siyasi çözümlere açık olarak yapabilirler.

DİĞER HABERLER
maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş