Kılıçdaroğlu: Kürt sorununun 40 yıldır çözülmemesinin sebebi…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kürt sorununun çözülmemesinin nedeni olarak ise siyasi otoriteyi işaret etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor. Kılıçdaroğlu konuşmasına Cumartesi Anneleri ile başladı.
Osman Kavala’dan intikam alındığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Kavala ile birlikte Selahattin Demirtaş’ın suçsuz olduğunu söyledi. Konuşmasında bugüne kadar hazırlanan anayasaların demokratik olmadığını belirten CHP Genel Başkanı, “Demokratik yolla bir dikta yönetimine son vereceğiz” ifadelerini kullanarak yeni anayasa hazırlayacaklarını söyledi.
CHP Genel Başkanı’nın konuşmasından ana başlıklar şu şekilde:
“800 haftadır bir grup anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğu zaman bazıları 12, bazıları 16, 20, 30 yaşlarındaydı… Nerede kayboldu onların evlatları? Asıl soru bu. Bu anneler evlatlarını nerede arıyorlar. Gözaltına alındılar, tutuklandılar, bir süre sonra hiç kimse haber alamadı. 800 haftadır Galatasaray’a gelip 800. haftada bir karanfil bırakmak istediler. Öldüklerini biliyoruz ama mezarı nerede, gidip bir Fatiha okuyalım diyorlar. Bunu bile çok gördüler. Evladım nerede diye soran annenin sesini duymayan insanlara ben insan demem. Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Berfo ana oğlunun mezarının nerede olduğunu bilmeden hayatını kaybetti. Berfo analara ne diyeceğiz?”
“Diyarbakır’daki anneler de mübarek annelerdir. O evlatların terör örgütüne gitmesini kim sağladı, ortamı kim hazırladı? Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz.”
“Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş Suçlu Değil”
“Osman Kavala 1001 gündür içeride. Beraat etmişse beraat etmiştir, yeni bir suç uyduruyorsanız siz Osman Kavala’dan intikam alıyorsunuz. Artık yargı değil olay bir intikama dönüşmüştür. Tıpkı Selahattin Bey gibi. Bu insanlar suçlu değil ki…”
“Müyesser Yıldız doğruları yazdı diye hapiste. Barış Pehlivan doğruları söyledi diye, Murat Ağırel yolsuzlukları yazdı diye. Ne yaparlarsa yapsınlar. Kalemini satmayan hiçbir gazeteci zorun karşısında diz çökmez.”
CHP Kurultayı
“Belli çevrelerin kurultay konusunda endişeleri vardı. Ama belki de bizim bugüne kadar yaptığımız en düzenli kurultaydı. Herkesin yeri belli ve herkes gayet rahattı. Kimseyi üzmemeyi özen gösteren bir kurultay gerçekleştirdik. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Bu kurultayda İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni dillendirdik.”
“13 Maddeye ‘Evet’ Diyen Dostumuzdur”
Dostlarımızla deyince havuz medyasında bir titreme meydana geldi. Kim olacak dostlarımız? Biz koyduğumuz 13 maddeye evet diyen herkes bizim dostumuzdur. İşsizlerle, çiftçilerle, emeklilerle, kuryelerle bir araya gelip sorunlarını dinleyeceğiz. Demokratik yollardan bir dikta yönetimini sonlandıracağız.
“Demokratik Yolla Dikta Yönetimine Son Vereceğiz”
“Demokratik yolla bir dikta yönetimine son vereceğiz. Nasıl yapacaktık? Yeni bir anayasa yapacağız. Bugüne yapılan bütün anayasalar tonu değişmekle birlikte vesayetle oldu. Hiçbir zaman toplumun bütün kesimleri bir araya gelip bir anayasa değişikliği olmadı. Son anayasa değişikliği baskı döneminde yapıldı. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır diyecek.”
“Parlamento ve Yargı Sarayın Vesayeti Altındadır”
“Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı partili olmayacak, tarafsız olacak. Herkese eşit mesafede olduğu için anayasa ona hakim tayin etme yetkisi veriyor. Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez.TBMM’de gece yarısı kanunları olmayacak. Milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yasa konuşulacak. Komisyonlarda görüşmelerde bütün taraflar zorunlu olarak çağrılacak. Ben bir konuda bir kanun çıkarıyorum ama o konunun uzmanlarını ve o konunun içinde olanları da dinliyorum demektir. O kanun ortak görüşle çıkıyor diyecekler. Adalet, güven vermesi lazım. Bugünkü parlamento ve yargı sarayın vesayeti altındadır.”
“Yargı üzerindeki vesayeti kaldırmamız gerekiyor. Hükümetin geçmişte olduğu gibi meclisten güven oyu alması ve meclise hesap vermesi yeniden sağlanacak.”
“Kürt Sorununun Çözülmemesinin Nedeni Siyasi Otoritedir”
“40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yıldır bir sorunun çözülmesinin sebebi kimdir? Siyasi otoritedir. Şimdi batının egemen güçleri bu sorunu Türkiye’nin çıkarına aykırı bir araç olarak görüyorlar. Bu sorunu Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum.Her insanın hayatı önemlidir. Bayrağımız, vatanımız, bağımsızlığımız çerçevesinde çözeceğiz.Kadına yönelik fırsat eşitliğini çözeceğiz. Tüm terör örgütleriyle ve yer altı terör örgütleriyle mücadele etmek bizim görevimiz olacaktır. Herkes terör örgütleriyle mücadele edeceğiz der ama yeraltı dünyasını ağızlarına almazlar. Neden bir siyasi parti lideri yeraltı dünyasının lideriyle görüşür?”
“İşi ehline vermek bir inanç, insanlık, yönetim meselesi midir? Evet. İşi ehline vermediğinde kul hakkına fırsat açıyorsun. İşi ehline vermezsen yolsuzluğa, haksızlığa çanak tutuyorsun demektir. Bir kişinin liyakatli olması sonradan olmuyor.Önce eğitim, tecrübe, deneyim bunların olması lazım. İşi ehline teslim etmek aynı zamanda ehil insanın devleti yönetirken tarafsız olmasını sağlar. Liyakat sahibi kişi vatandaşlarına eşit davranır. Oturduğu makamı vatandaşa işkence etme yeri olarak göremez. Eğer bunu yapmazsanız sorunları çözemezsiniz.”
“Meclise Cinsiyet Kotası Verilmeli”
“Bir kişi sevgi ve hoşgörü varken lanet sözcüğünü kullanır mı? Belki Erdoğan için kullanmıştır onu da söylesin. Hele bir din görevlisinin kullanması asla doğru değil. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. Sen o koltuğu sadece kirletiyorsun. Kitabımız insanlara güzel sözler söyleyin der. Bunu söyleyecek olanlar da din adamlarıdır. Liyakat sistemi olduğunda güreşçiden banka yöneticisi olmaz. Rüşvet alan bir kişinin büyükelçilikte ne işi vardır? Seçim yasası değişecek dedik. Bütün vatandaşlarımız milletvekillerini mi seçiyorlar, yoksa önüne konan listeye mi mühür basıyorlar? Bunu 12 Eylül darbecileri yaptı. Darbecinin getirdiği kanunu niye uyguluyorsunuz? Söz veriyorum bunu yapacağım.Bütün dostlarıma söz veriyorum. Milletin vekilini millet seçecek. Seçim barajını kaldıracağız. Makul bir baraj konabilir. Kadınlar her seferinde siyasette yer almak istiyorlar erkekler izin vermiyor. Meclise cinsiyet kotası verilmeli.”
“Siyasi Ahlak Yasasını Çıkaracağız”
“Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Biz siyasi ahlak yasasını çıkararak Meclis’in itibarını yükselteceğiz. Cebini düşünen değil, milleti düşünen milletvekili olacak. Uzun süredir bu olmadı, ama inşallah biz bunu yapacağız.Kamu ihale kanununu değiştireceğiz. Kul hakkı yemek en büyük günahsa kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor? O zaman sen de kul hakkına ortak oluyorsun.Kütahya havalimanının maliyeti 50 milyon euro. Yolcu garantisi vermiş hükümet. 29 yıl 11 ay çalıştıracak burayı. 205 milyon 281 bin 118 euro vereceğiz. Kimin parasını veriyoruz? Bunu da değiştireceğiz. Sayıştay’ı bütünüyle işler hale getireceğiz. Ulusal vergi konseyini kuracağız. Ülkeyi yönetenler her kuruşun hesabını vermek zorunda. Asgari ücretli verginin dışında tutulmalı.Siyaset 21. Yüzyıl Türkiyesi’ne yakışır olacak. Güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kuracağız. Gerçek anlamda bir planlama yaparsanız bütün kaynaklar verimli kullanılır.”
“Çocuklarını Kobay Olarak Kullanan Tek Ülkeyiz”
“Eğitim sistemini tepeden tırnağa yeniden yapılandıracağız. 4 4 4 sistemi geldiğinde tek itiraz eden parti bizdik. Bakanlar kurulunda görüşülmedi. Kalkınma planlarında yoktu. Milli Eğitim şuralarında, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görüşülmedi. 5 milletvekili kanun teklifini verdi, hiç biri eğitimci değildi. Sonuçta milyonlarca çocuk kobay olarak kullanılıyor. Dünyada kendi çocuklarını kobay olarak kullanan tek ülkeyiz. Üniversiteler tamamen çöktü. İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinde üretilen bilgi sayısı bizim üniversitelerimizi geride bıraktı.”